TÜRK DÜNYASI’NIN GELECEĞİ İÇİN ÜMİTLERİMİZİ ARTIRAN BİR OLGU: TÜRK DEVLETLERİ TEŞKİLÂTI ASTANA BİLDİRİSİ

Türk Devletleri Teşkilatı Devlet Başkanları Konseyi 3 Kasım 2023 tarihinde Kazakistan’ın Başkenti Astana’da onuncu defa toplandı. Bu toplantıda alınan kararları irdelemeden önce, teşkilâtın tarihçesine kısaca bir göz atalım.

TÜRK DEVLETLERİ TEŞKİLÂTINA GİDEN YOL

Türk Devletleri Teşkilâtının temelleri 1992 yılında atıldı. İlk toplantılar cumhurbaşkanları arasında yapılıyordu. 2009 yılına kadar geçen 18 yıl içinde cumhurbaşkanları dokuz defa toplandı. Her yıl yapılması öngörülen toplantılar, her ülkenin kendine özgü şartlarından kaynaklanan kimi ihtilaflar yüzünden, bazı yıllar toplanamadı.  Nihayet 3 Ekim 2009 tarihinde Nahcivan’da yapılan dokuzuncu toplantıda Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Türkiye cumhurbaşkanları “Türkçe Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi” adı altında kurumsal bir yapı oluşturulmasına ilişkin anlaşmayı imzaladılar.  Böylece cumhurbaşkanları toplantıları yerine, daimi sekretaryası olan uluslararası bir örgüt kurulmuş oluyordu.

Nitekim 2010 yılında İstanbul’daki cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’ün ev sahipliğinde yapılan toplantıya Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan cumhurbaşkanları katılmış, teşkilâtın web sayfasında bildirildiğine göre, “bünyesindeDevlet Başkanları Konseyi, Dışişleri Bakanları Konseyi, Kıdemli Memurlar Komitesi, Aksakallar Heyeti ve daimi Sekretaryayı barındıran Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi hayata geçirilmiştir. Bu çerçevede, Türk İşbirliği Konseyi’nin İstanbul’da yerleşik Sekretaryasına Büyükelçi Halil Akıncı’nın Genel Sekreter olarak atanması onaylanmıştır. Zirve’de ayrıca Türk İşbirliği Konseyi’nin Devlet Başkanları Zirvesi’nin ilkinin, 2011 yılında Kazakistan’da, müteakip İkinci Zirve’nin ise 2012 yılında Kırgızistan’da gerçekleştirilmesi kararlaştırılmıştır” (Zirveler | Türk Devletleri Teşkilatı (turkicstates.org)).

Teşkilât daha sonra “Türk Kengeşi” veya “Türk Konseyi” kısaltmasıyla zikredilir oldu, nihayet 2021 yılında İstanbul’da toplanana sekizinci zirvede isim, “Türk Devletleri Teşkilâtı” oldu. Özbekistan teşkilata 2019 yılındaki 7. Zirvede, Nahcıvan anlaşmasının onuncu yıldönümünde tam üye olarak katıldı. Macaristan 2018 yılındaki 6. Zirvede, Türkmenistan 2021 yılındaki 8. Zirvede gözlemci üye olarak katıldılar. KKTC’nin gözlemci üye olması da 2022 yılında gerçekleştirilen 9. zirvede kabul edildi ve ilk defa önümüzdeki zirvede temsil edilmesi bekleniyor.

Teşkilâtın web sayfasındaki organizasyon şeması bölümünde ifade edildiğine göre, ana karar organı, Dönem Başkanlığı'nı üstlenen ülke (alfabetik sıraya göre) tarafından başkanlığı yürütülen Devlet Başkanları Konseyi'dir. Faaliyetler İstanbul'da yerleşik Sekreterya tarafından koordine edilmekte ve desteklenmektedir. Halihazırda Dönem Başkanlığı Kazakistan tarafından yürütülmektedir.

Türk Devletleri Teşkilatı aynı zamanda  Ankara'da bulunan Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY), Bakü'de bulunan Türk Dili Konuşan Ülkeler Parlamenter Asamblesi (TÜRKPA),Astana'da bulunan Uluslararası Türk Akademisi, yine Bakü'de bulunan Türk Kültür ve Miras Vakfı ve İstanbul'da bulunan Türk Ticaret ve Sanayi Odası  gibi mevcut işbirliği mekanizmaları için bir şemsiye kuruluş niteliğindedir.

 

 

ASTANA BİLDİRİSİ astana-bildirisi-3113-214.pdf (turkicstates.org)

10. Zirve Bildirisi Kazakistan’ın Başkenti Astana’da 3 Kasım 2023 tarihinde imzalandı. Devlet Başkanları Konseyi “TÜRK DEVRİ” temasıyla toplanmış, yayınlanan zirve bildirisinde, 2023 yılı Türk Medeniyetinin Yükseliş Yılı olarak nitelenmiştir; çünkü sonuç bildirisinin 153. Maddesinde de ifade edildiği gibi, Özbekistan 2002-23 dönem başkanlığını “Türk Medeniyeti için Yeni Dönem: Ortak Kalkınma ve Refaha Doğru” temasıyla ve başarıyla gerçekleştirmiştir.

156 maddeden oluşan bildirinin 4. Maddesinde Devlet Başkanları “Özbekistan'ın girişimi üzerine 6 Şubat'ın “Afet Mağdurlarını Anma ve Dayanışma Günü” olarak ilan edilmesini memnuniyetle karşıladıklarını” ifade etmişlerdir. 6 Şubat, malumları olduğu üzere, Kahramanmaraş merkezli 2 depremin olduğu tarihtir.

10. Zirve sonuç bildirisinin 8. Maddesinde, cumhurbaşkanları “Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki ilişkilerin, karşılıklı olarak egemenliklerinin, toprak bütünlüklerinin ve uluslararası alanda tanınmış sınırlarının dokunulmazlığının kabul edilmesi ve bunlara saygı duyulması temelinde normalleşmesine verdikleri desteği bir kez daha teyit ettiklerini” belirtmişlerdir. 11. Maddede ise “Azerbaycan Cumhuriyeti egemenliğinin 19-20 Eylül 2023 tarihindeki mahalli terörle mücadele tedbirlerinin ardından tam olarak yeniden tesis edilmesini memnuniyetle karşıladıklarını ve Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti'nin yeniden bütünleştirme çabalarına desteklerini teyit ettiklerini; ve Azerbaycan'da çatışma sonrası iyileşme ve yeniden yapılanma çalışmalarına Üye Devletler tarafından bugüne kadar sağlanan destek için takdirlerini ifade ederken, bu amaçla katkılarını sürdürmeye hazır olduklarını yinelediklerini” söylemişlerdir.

19. maddede de “Gazze'de ve Filistin Topraklarının geri kalan bölgelerinde 7 Ekim'den bu yana şiddetin tırmanmasından ve durumun vahim şekilde kötüleşmesinden duydukları ciddi endişeyi ifade ettiklerini ve sivilleri hedef alan tüm saldırıları kınadıklarını; Taraflara sivillerin ve sivil objelerin korunması için derhal ateşkes ilan edilmesi ve Gazze Şeridi boyunca derhal ve engelsiz insani yardım sağlanması çağrısında bulunduklarını; İsrail-Filistin ihtilafına barışçıl bir çözümün ancak ilgili Birleşmiş Milletler kararları, uluslararası hukuk ve iki devletli çözüm temelinde barışçıl yollarla sağlanabileceğini yinelediklerini ve bunu temin edecek bir garanti mekanizmasına duyulan ihtiyacı vurguladıklarını” açıklamışlardır.

Türk Devletleri Teşkilâtı, bölgenin hiç şüphesiz yükselen gücüdür. Bu gücü barış ve huzur için kullanma yönündeki niyetini Astana Bildirisinde açıklayan teşkilat, kutuplaşmanın ve jeopolitik bölünmenin arttığı bir çağda sınamalara (challenges) karşı diyalog yoluyla mücadele konusunda da kararlılık gösterdiğini 27. Maddede ifade etmiştir.

 

GELECEĞE DOĞRU ÜMİTLE

Bildiride de ifade edilen iklim değişikliği, uyuşturucu ticareti, kara para aklama, kutuplaşmanın ve jeopolitik bölünmenin artması, … gibi bölgesel ve küresel sıkıntılarla mücadele etmek ve bu sıkıntıları azaltmaya çalışmak gayreti, teşkilâtın BM prensipleri çerçevesinde benimsediği ortak bir hedeftir.

Nitekim bildirinin 15. Maddesinde devlet başkanlarımız “terörizmin her türüne ve biçimine, şiddet içeren aşırıcılığa, uyuşturucu kaçakçılığına, kültürel varlıkların yasa dışı ticaretine, ayrılıkçılığa, kara para aklamaya ve suç gelirlerine karşı mücadelenin yanı sıra ırkçılık, ayrımcılık, yabancı düşmanlığı, nefret söylemi ve dezenformasyonla mücadelede işbirliklerini sürdürdüklerini ve güçlendirdiklerini ayrıca bu alanlarda uluslararası forumlardaki çabalarını eşgüdümle yürüttüklerini koordine ettiklerini” açıklamışlardır.

Astana bildirisi gönlümüze su serpmiş, ümitlerimizi yeşertmiştir. Gerçekten dünyada gözlemlenen bu kötü gidişe “dur” diyecekse, evrensel  politikalarla sadece Türk Dünyasını değil, külfetlerin altında ezilen bütün ülkeleri, güzel bir geleceğe birlikte yürüme ülküsü etrafında birleştiren küresel bir irade verecektir. Önümüzdeki günlerde bu iradenin oluşmasında nazım rol oynamayı benimsemiş ve zihni hazırlıklarını ve örgütlenmesini buna göre yapan bir Türk Dünyası ümit ediyoruz.

Güçlü bir Türk Dünyası birlikteliği dünyada söz sahibi olmamızı sağlar. Bizim söz sahibi olmamız ise nimetlerle külfetlerin küresel paylaşımındaki dengesizliği sorgulanır hale getirir. Bugün bölgemizdeki vahşi ve cahil terör örgütleri başta Müslümanlar bütün insanlığa zarar veriyor. Gazze’de buna bir de İsrail’in temsil ettiği devlet terörü ekleniyor. Bu muzır örgütlerle ve terörün her türlüsüyle mücadele etmek gerekir. Fakat asıl olan bu muzır sivrisineklerin ürediği bataklığı kurutmaktır. O bataklık da bu nimetlerle külfetlerin paylaşımındaki dengesizliktir. İşte bu bataklığı kurutup, Küresel Adaleti tesis edecek güç biziz. Çünkü bizim kültür genlerimizde kendisi dışındakilerin refahını gözetmek var. Onun için biz bir olup, güç olmalıyız.

Türk Devletleri Teşkilâtı önceleri hayal, sonraları arzu olan, günümüzde de zaruret haline gelen yakınlaşmamızın kurumsal bir tezahürüdür. Türk Dünyası’nın yakınlaşmasından kaynaklanan güç, barış ve istikrara hizmet edecektir. Bu güç, bir taraftan Türk varlığını geleceğe taşıma azim ve iradesiyle hareket ederken, bir taraftan da küresel kutuplaşmanın belirgin haline geldiği günümüzde, adil olacak ve ağırlığını haklıdan yana koyacaktır.

Memnuniyet verici bir gelişme olarak değerlendirilmesi gereken bu 10. Zirve bildirisinden dolayı, bildirinin hazırlanmasında emeği geçen herkesi temsilen Türk Devletleri Teşkilâtı Sekretaryası mensuplarına teşekkür ediyor,  altında imzası olan beş cumhurbaşkanına da saygılarımızı ve şükranlarımızı sunuyoruz.

Site düzenlemesi Crystal Studio