Önceki yazılarımda Enver Altaylı’nın tutuklanma kararının hukuki veçhesiyle ilgili bir yorum yapmak durumunda olmadığımı; yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkesine saygının gereğinin de bu olduğunu ifade etmiştim. Ama bu saygıyı göstermeyenler var.
MAHMUT ÖVÜR SABAH 31 Ağustos 2017 tarihli yazısı
Sabah gazetesinden Mahmut Övür, 31 Ağustos tarihli yazısında, dosyanın içeriğini müdahil avukat, hatta savcı gibi ama çarpıtarak yazmış. Öte yandan 3 ve 4 Eylül 2017 tarihlerinde basında yer alan haberlerde Enver Altaylı’nın sorgulardaki ifadeleri yorumsuz verilmiş. Bu haber metinleriyle Mahmut Övür’ün yazdıklarını karşılaştırdığınız zaman çarpıtmalar daha açık görünüyor:
1- Mahmut Övür’e göre “yakalanana kadar geçen 10 gün boyunca adım adım takip ediliyormuş ve kaçma hazırlığı yaparken yakalanmış”. Oysa Enver Altaylıya15 Ağustos’ta rahmetli Ahmet Er’in köyünden aile ile görüştürmek için telefon etmiş ama ulaşamamıştım. 16 Ağustos günü telefonla görüştüğümde Amerika’dan henüz geldiğini ve Antalya’ya geçeceğini söylemişti.
Gazeteci olduğuna göre yazacak elbette, ama çarpıtmadan yazsana be kardeşim. Enver Altaylı’nın Manavgat’taki evine polis 18 Ağustos’ta gelip telefonlara ve bilgisayarlara el koyuyor, Enver Altaylı da o anda evde yok. Ertesi gün veya pazar günü Korkuteli’nde kız kardeşinin kaldığı yayla evinden alınıyor. 16’sından 20’sine kadar 10 gün! İyi hesap!
2- Çarpıtmalardan bir diğeri Mehmet Barıner, MİT’te üst düzey yöneticiymiş! Bırakın MİT’i, devletin herhangi bir kurumunda 657 sayılı Devlet Memurları Kanuna göre üst düzey yönetici olmak için en az 7 yıl, bazı görevler için de 10 yıl memur olarak görev yapmak gerekir. Adı geçen şahıs 2013 yılında MİT’e alınmış, üç sene sonra da 15 Temmuz’dan sonra FETÖ’cü diye kurumdan ihraç edilmiş.
Çarpıtma devam ediyor: Mehmet Barıner o sırada yurt dışında olan Enver Altaylının telefon numarasını buluyor ve arıyor. Sadece bir telefon konuşmasını Enver Altaylı’nın araya girmesi olarak nitelemek, daha 3 senelik iken ihraç edilmiş bir görevliyi üst düzey yönetici diye nitelemek çarpıtma değil midir?
Burada başka bir haber hatasından da bahsetmeliyim. Odatv’de 4 Eylül akşamı “Sabah Yazarının Cem Yılmaz Skandalı” başlıklı haberde Mehmet Barıner’in Enver Altaylı tarafından yurt dışına kaçırılmış olduğu ifade ediliyor; oysa adam içeride, tutuklu. Enver Altaylı içeride tutuklu adamı nasıl kaçırabilir? Bir skandalı teşhir ederken Odatv’deki arkadaş kendisi hata yapmamaya özen göstermeliydi.
3- Mahmut Övür Enver Altaylı’nın FETÖ’cü olduğundan emin görünüyor ve Fethullah Gülen ile görüşmediği ifadesine inanmadığını yazıyor. Sahi siz Enver Altaylı - Fethullah Gülen görüşmesine tanık mı oldunuz? Bir veya iki kere Pennsylvania’ya gittiğinizi duydum da…
4- İşin doğrusu Mahmut Övür, keşke kendisine servis edilen bilgilerle yetinmeyip bir araştırma yapsaydı. Enver Altaylı, Mustafa Özcan ile tanışıklığını 15 Temmuz’dan hemen sonra Halil Şıvgın dile getirdiğinde hemen savcıya kendisi gidip ifade verdiğinde niçin tutuklanmadı? Bu ifadesinde Enver Altaylı ne demişti?
5- 1988-90 yıllarında Haftalık Nokta dergisinde Enver Altaylı ile ilgili bir haber yapılmıştı. O haberi Frankfurt’ta T.C. vatandaşlığından ihraç edilmiş olan Enver Altaylı ile görüştükten sonra siz mi yaptınız? Yoksa hafızam beni yanıltıyor mu?
Dindarlara hitap eden Sabah gazetesinde buna benzer o kadar çok çarpıtma var ki! İnsan düşünmeden edemiyor. Vicdanında Allah korkusu, yüreğinde Arakan’da Müslümanlara reva görülen, yani Hazreti Hüseyin’e reva görülen vahşetin acısı olan bir insan merhametsiz olamaz.
bir ziyaretçi ve 0 üye çevrimiçi