Enver Altaylı ile ilgili karalama kampanyası hız kesmeden devam ediyor. Benim insan hakları ile ilgili vicdani yaklaşımım bir insan suçluluğu kanıtlanana kadar masumdur. Ama anlaşılan bazı kalemşorlar bu temel hukuk ilkesini vicdanlarına yerleştirememişler.

 

MAHMUT ÖVÜR SABAH 7-8-9 Eylül 2017 tarihli yazıları

Sabah gazetesinden Mahmut Övür, ilgili yazılarında Enver Altaylı hakkında MİT’e yazılan bir mektubu değerlendiriyor. Esas yönünden konuya girmeden önce usul yönünden konuyu ele alalım:


1-      Mektubu yazan adı açıklanmayan kişi kimdir?

2-      Mahut Övür bu mektuba nereden ulaşmıştır?

MİT’ten kendisine servis edildiyse, çok önemsenen bir mektup demektir. Niçin bugüne kadar gereği yapılmamıştır? Mektup yazıldıktan sonra geçen bir yıllık süre içinde Enver Altaylı’ya yönelik soruşturma, göz altı vs gibi bir işlem yapılmamış olması delil niteliği taşımadığı anlamına gelmiyor mu?

Mektubu adamdan aldıysan adını niye yazmıyorsun ki? Adam adının yazılmasını istemiyorsa, imzasız ihbar mektubuna dönüşen böyle bir belgeyi değerlendirmeden kullanmakla inandırıcılığının sıfırlandığını göremiyor musun?

3-      Mektubu yazan kişinin mektubunda yer alan dedikodu cinsi bilgilerden, doğruluğu ayrı mesele olmakla birlikte, hangisi suç niteliği taşıyor? Bana göre cevap: Hiçbiri.

Şimdi gelelim esasla ilgili konulara:

1-      Enver Altaylı’nın ABD Başkanı’nın sabık danışman Mike Flynn’ı gerçekten yönlendirdiğine dair belge sunarsak yayınlayacak mısın? Bu belge öyle gizli saklı muhayyel bir mektup filan da olmayacak üstelik.

2-      Mektubu yazan TSK mensubu, Enver Altaylı’nın kendisine bilgi verme teklifini ilgili makamlara niçin zamanında bildirmemiş de 15 Temmuz’dan bir ay sonrasını beklemiş? Keza, Levent Göktaş’ın serbest bırakılması ile mektubun tarihi arsında geçen süre içinde bu mektupçu niçin gereğini yapmamış?

3-      FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyeliği ile her Fethullah Gülen cemaati mensubu veya sempatizanı olmayı ayırt etmiyorsak, sizin Van depreminden sonra 30 Ekim 2011 tarihinde www.ilkehaber.com sitesinde Cemal Uşşak ve Fethullah Gülen hakkında methiyeler dolu yazınız için ne düşünmemiz gerekiyor?

4-      Merhum Kozinoğlu’nun vefatından önce yazdığı iddia edilen rapor veya verdiği söylenen ifadesinde Enver Altaylı ile ilgili bir suçlama olsaydı devletin ilgili kurumları ve yargı bunları şimdiye kadar değerlendirmez miydi?

5-      Bir mektupta yazılanlardan hareket ederek bir şahsa bu kadar suç isnat etmek ne kadar gerçekçidir? “İsnat etmedim, ima ettim” derseniz ben de o zaman bu basın ahlakına ne kadar uyar diye sorarım.

6-      Sadece gülüp geçilecek bir iddiada daha bulunmuş Mahmut Övür. Enver beyinin eşine ait olan evde Ruzi Nazar gibi ben de konuk oldum. FETÖ’cü müyüm? CIA ajanı mı? Merhum Ruzi Nazar ile ilgili de yazacağım.

Mahmut Övür ve mensup olduğu Sabah-ATV medya grubu, “çamur at izi kalır” tavrı ile, iktidar gücüne arkasında hissetmekten kaynaklandığı apaçık yayın tarzı ile, gazeteyi her sabah kapı kapı evlere bırakma alışkanlığı ile önceden gördüğümüz bir medya grubunu hatırlatıyor. PDY denilen örgütlenmenin FETÖ içindeki bir fraksiyonu mu, yoksa benzer metotları kullanan yeni bir tezahürü mü diye şüphelenmiyor değilim doğrusu.

Site düzenlemesi Crystal Studio