24 HAZİRAN 2018 SEÇİMLERİNE GİDERKEN

24 Haziran Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Seçimleri ülkemize huzur, barış, hukuk düzeni, herkesin içselleştirdiği bir demokrasi ve birlik getirsin. Bu sıradan gibi görünen sözlerin “künhüne” vakıf olmak için yakın geçmişi hatırlamak gerekir:

Türkiye’nin son 58 yılının siyasi özeti işte böyle. Bu görüntüde yargının adil işlediğini söylemek mümkün değil. Demokrasinin tam ve kâmil bir şekilde hayatımıza geçtiğini söylemek mümkün değil. Gücü eline geçirenin adil olduğunu, rakibi yok etmeye yönelik bir yaklaşım içinde olmadığını söylemek mümkün değil. Güç sahibinin ülke menfaatlerini gözeten politikalar uyguladığını, kendi iktidarını devam ettirmeye matuf uygulamalar içinde olmadığını söylemek mümkün değil.

İşte bunun için diyorum ki 24 Haziran seçimleri bir dönüm noktası olsun. Adaylar gerçekten memlekete hizmet niyetiyle aday olsun. Kampanyalarda “O yanlış yapıyor; doğrusunu ben yaparım” ya da “o yapamaz ben yaparım” demek yerine “ben daha iyi yaparım” desinler. Karalama, hakaret, yalan ve iftira dolu, halkı aldatmaya yönelik kampanyalar yerine, dürüst, barışçı, saygı dolu ifadelerin yer aldığı, içi dolu kampanyalar yürütülsün.

NOT:Yaramaz çocuk rahmetli Demirel’in bir tiplemesidir. 1987’de siyaset yasağı referandumla kalkan Demirel, üniversite hocalarına bir konuşma yapmıştı. Konuşmanın sonunda bir hocamız “beyefendi, Türkiye’nin bir merkez sağ sorunu var. Özal ile bir araya gelip birlikte güçlü bir merkez sağ oluştursanız iyi olmaz mı” gibisinden bir şey sordu.

Demirel şöyle cevap verdi: “O işler halledilir. Özal benim müsteşarımdı. Onunla oturur konuşuruz. Fakat asıl problemi ben size kaplumbağa hikâyesiyle anlatayım:

“Kaplumbağaya sormuşlar: sen bu yürüyüşle Hacca nasıl varacaksın? O da demiş ki, “benüm yürüyüşüm yavaş ama Allah bana uzun ömür verdi. Varmasına varırım da köyden kasabadan geçerken şu yaramaz çocuklar yok mu? Beni ters çeviriyorlar.”

  “Arkadaşlar demokrasimiz dört ayağını üzerine döndü dönüyor. İnşallah bir daha yaramaz çocuklar çıkmaz da demokrasimiz menziline sağ salim varır. İşte bizim asıl problemimiz budur. Bilmem anlatabildim mi?