ÖNCEKİ KONULARI TEKRARI

 

   Duyularımızla, sezgilerimizle ve şuurumuzla algıladığımız olay ve nesnelere fenomen diyoruz. Yöntem (Metot) ise, bu fenomenleri anlayabilmek, aralarındaki sebep-sonuç ilişkilerini kavrayabilmek ve bu ilişkilerin temelinde yer alan kanunları belirleyebilmek için takip edilen yoldur. Bu sebep-sonuç ilişkilerine ve bunların dayandığı kanunlara topluca ve kısaca bilgi (knowledge) diyoruz.

Bilginin kaynağı nedir? Bilim felsefesiyle uğraşan bilim insanlarının bazılarına göre bilginin kaynağı akıldır, bazılarına göre sezgilerimizdir, bazılarına göre beş duyumuzdur. Elbette başkalarından duyduğumuz haberler de bilgi kaynağı olarak düşünülebilir. İmam-ı Maturidi (853–944), bundan takriben 1100 sene önce bilgini kaynağı olarak bunların hepsini bir arada ifade etmiştir. Maturidi’ye göre nesne ve olaylara ilişkin bilginin kaynağı, akıl, haber (nakil) ve duyulardır. Haber, vahye müstenit ve insan kaynaklı olarak ikiye ayrılır. Aklın bilgi üretmesi için vahye müstenit bilgiye ihtiyacı vardır, akıl için muharrik unsur, yani aklı harekete geçiren unsur vahye müstenit bilgidir. Maturidi, İslam düşünce tarihinde kendine özgü bir bilgi kuramı oluşturan ilk İslâm âlimidir. (Esen, 2008)

Vahiy ile gelen, dolayısıyla mutlak bilgi doğruluğuna inandığımız bilgidir. Bilimsel bilgi ise, sınandıktan sonra doğru olup olmadığına test ederek (sınayarak) karar verdiğimiz bilgidir. Büyük İslâm âlimi İbni Sina “denemeden inanmak olmaz” diyor. Bu, mutlak bilgi için değil, bilimin konusu olan fenomen (nesne ve olaylar) için söylenmiştir. Deneme yapmadan bir bilginin doğruluğuna ya da yanlışlığına karar verilmemelidir.   

Bilginin bilimselliğini belirleyen en önemli kural, sistematik, genellenebilir ve ampirik olarak test edilebilir (sınanabilir) olmasıdır. Bilginin sınanabilir olması demek, bir anlamda, hipotez olarak ifade edilmesi demektir. Aynı zamanda test edilebilir olmak, yanlışlanabilir olmaktır. Bu hipotez denemeyle test edilir; denem sonucu hipotezi desteklemezse o zaman başka hipotezler kurulur ve bunları sınayan denemeler yapılır. Hipotez deneme sonucuyla destekleniyorsa o zaman buradan başka şartlarda acaba sonuç ne olacak gibi sorular ortaya çıkar, bunlar da yeni hipotezleri ve bunların sınanmasını gerektirir. Görülüyor ki bilimsel çalışmalar, hipotez-deneysel (ampirik) sınama-hipotez-ampirik sınama-… şeklinde bir devr-i daimle ilerlemiştir. Bilgilerin sayısal olarak ifade edilmesi, sınamayı kolaylaştırdığı içim, bilimsel değerini artırır ama birbilginin bilimsel sayılması için şart değildir.

Belirli kurallara uyan böyle bilgilerin elde edilme yollarına, gayretlerine, düzenli hale getirme eylemlerine ve sistematize edilmiş (tanzim edilmiş, düzenlenmiş) haline Bilim (İlim, Fen, Science) diyoruz. Görülüyor ki bilim, bu bilgileri elde etme yollarını ve gayretlerini da içine alan bir ifadedir. Aslında İlim, daha kapsamlı bir terimdir; sosyal ve dini bilimleri de içine alır.

Model, tabiatta cereyan eden olayları açıklamak üzere basitleştirilmiş ve küçültülmüş, soyut veya somut maketler, taklitlerdir. Meselâ bir binanın maketini yaparsanız bu maket de, yapacağınız binanın özelliklerini, şeklini anlamak, açıklamak üzere geliştirilmiş bir modeldir. Bilimde geliştirilen modeller, olayı açıklamaya yarayan basit kurgulardır. Olayın mahiyetine göre model de farklılık gösterir. Aynı şartlar altında tekrarlanan denemelerde, hep aynı şekilde sonuçlanan olaylara kesin olaylar, önceden belirlenemeyen şekilde farklı sonuçlanan olaylara tesadüf olayları denilir. Kesin olayları açıklamak üzere geliştirilmiş modellere deterministik modeller denilir. Kesin olaylarda, deneme sonucu ile modele göre beklenen sonuç arasında ihmal edilir küçük farklar vardır. Tesadüf olayları için böyle modeller geliştirmek mümkün değildir. Sonucun ne olacağını önceden bilememe durumu modele bir şans veya hata faktörü olarak eklenir; bu da modeli deterministik olmaktan çıkarır. Tesadüf olaylarını açıklamak üzere geliştirilmiş modellere, “şans/hata faktörü içeren” anlamında stokastik model denilmektedir.  

Genelleştirilebilen yeni bilgiler elde etmeye, bunların uygulanma şart ve imkânlarını belirlemeye, bunlardan faydalanarak yeni metot, malzeme, araç ve gereçler geliştirmeye ve mevcut bilgilerin uygulanma alanlarını genişletmeye yönelik projeli, yani plânlı ve programlı çalışmaya, bilimsel araştırma denilmektedir. Bir araştırıcı, sabırlı, dikkatli ve çalışkan, dürüst ve tarafsız olmalı, üzerinde çalıştığı konuyu iyi bilmelidir. Araştırıcının propaganda, rol ve ikna kabiliyetinin yüksek olması beklenmez. Bir araştırma, hedefine ve konusuna göre temel araştırma, uygulama araştırması veya geliştirme araştırması olabilir. Temel araştırma, tabiatta cereyan eden olayların tabi olduğu kanunları bulmaya çalışır; çeşitli olayları ve varlıkları müşahede ederek, onları tanımlamaya ve açıklamaya uğraşır; çeşitli tabiat olayları arasındaki ilişkileri formüle eder ve açıklar: fakat önceden bulunmuş gerçeklerin ve teorilerin, belirli hallerde geçerli olup olmadığını araştırmaz. Bu sonuncusu uygulama araştırmasının işidir. Üçüncü bir araştırma eylemi ise, bu ikisinden elde edilen bilgilerden yararlanarak, mevcutlardan daha kullanışlı mal, araç, gereç ve yöntem bulmaya uğraşır, bunlara Geliştirme Araştırmaları denilmektedir.

Bir araştırma yapılırken, nereye verileceği, kim tarafından inceleneceğine bakılmaksızın, bilimsel kurallara sıkı sıkıya uyulmalıdır. Araştırmacı, araştırmanın her safhasında kaynak tarama işini sürdürmeli, istatistikçiye danışmalı, titiz ve dikkatli çalışmalıdır.

Araştırmanın planlanması, araştırma safhalarının belki de en önemlisidir. Araştırma planlanırken masraflar belirlenir ve dikkate alınır. Zaman da dikkate alınmalıdır. Araştırmanın ne kadar zamanda biteceğini, her aşamasının ne kadar zaman alacağını bilmek önemlidir. Araştırma planlanırken kaynak tarama işini de sürdürmek gerekir; çünkü kaynaklarda araştırmanın planlanması için gerekli olan bilgilere rastlamak mümkündür. İki yöntemden birisini seçmek durumundaysanız kaynaklar size bu yöntemlerden hangisinin daha ucuz ve daha doğru daha çabuk sonuç vereceğini bildirebilir. Araştırıcı araştırmasını planlar ve sonra yazılı hale getirdiği bu plana göre uygular. Bu yazılı plana araştırma projesi denir. Bazen araştırma projesi araştırmayı destekleyen veya yaptıran kuruma sunulmak zorundadır. Kurum projeyi kabul ettikten sonra araştırma başlar.

Araştırmanın önemli aşamalarından birisi veri elde etmektir. Veri elde ederken ya tarama (suvey) yapılır, ya da deney yapılır. Deney yaparken denenecek muameleler belirlenir ve bunlar deney üniteleri dediğimiz materyale uygulanır. Hangi muamelenin hangi deney ünitesine uygulanacağını belirlerken deney ünitelerinin muamelelere tamamen tesadüfi olarak dağıtılmasına özen gösterilmelidir. Böylece deneme materyalinin bütününde gözlenen toplam farklılık her muamele grubuna aynı şekilde yansıtılmış olur. Aynı muameleye tabi deney ünitelerine tekerrür, aralarındaki farklılığa deney hatası denir. Deney hatasının mümkün olduğu kadar küçük olması istenir. Bunu sağlamak için deney ünitelerinin baştan mütecanis olmasına çalışılmalıdır.

Deneme materyali veya tarama sonucunda veri elde etmek üzere belirlenen üniteler bizim örneğimizi oluşturur. Bu örneğin çekildiği ve dolayısıyla temsil ettiği topluluğa ise populasyon denilir. Zaman, maliyet ve populasyonun yapısı dikkate alınarak çeşitli örnekleme yöntemleri geliştirilmiştir. Bunlardan basit tesadüf örneklemesinde populasyondan belirlenen özelliklere sahip bütün örnek kombinasyonlarının bizim seçtiğimiz örnek olma ihtimali aynıdır. Bu temel prensip ihlal edilmemek üzere farklı örnekleme yöntemleri geliştirilmiştir. Tabakalı örneklemede populasyon bizim üzerinde durduğumuz özellikler bakımından alt populasyonlara (tabaklara)  ayrılıyorsa örneğimizde her alt populasyon büyüklüğüne göre temsil edilmelidir. Her alt populasyonda yine basit tesadüf örneklemesi yapılır. Mesela kız erkek karışık bir yüksek okulda öğrencilerin 100 metreyi kaç saniyede koştuğu merak ediliyorsa uygun örnekleme yöntemi tabakalı örneklemedir.

Bir de küme örneklemesi vardır. Populasyon çok dağınıksa, geniş bir alana yayılmışsa, alan kümelere bölünür ve her kümeden uygun oranda basit rastgele örnekleme yapılır. Meselâ populasyon ülkedeki kadınlardan meydana geliyorsa basit rastgele örnekleme bizi çok zaman alıcı ve masraflı bir örnekle çalışmak zorunda bırakabilir. Onun yerine küme örneklemesi uygulanır. Bir şekilde sıralı (bir hastanedeki hasta dosyaları gibi) bireylerden oluşan bir populasyondan çekilecek örnek ise, sistematik örnekleme denilen bir yöntemle belirlenir.

Örnek genişliği belirlenirken de hesaplanacak istatistiğin standart hatasına bakılır. Standart hata ne kadar küçükse örnek genişliği (örnekteki birey sayısı) o kadar küçük olmalıdır.

          Araştırma materyalinden veri elde ederken dikkat edilecek hususları ve veri çeşitlerini de araştırıcının bilmesi gerekir. Deney (gözlem) ünitelerinden elde edilen veriler arasındaki farklılıklara genel olarak varyasyon denilir. Varyasyonun bütün muamele gruplarına aynı şekilde yansıması için deneme materyali muamele gruplarına rastgele dağıtılır. Ünitelerden elde edilecek rakamların veri olabilmesi için üzerlerinde işlem, inceleme ve değerlendirme yapılabilmesi gerekir.

          Veriler kaydedilirken çeşitli ölçeklere göre kaydedilir. Bunlar nominal (isimli), ordinal (sıralı), interval (aralıklı) ve ratio (oransal) ölçeklerdir. Bunların neler olduğundan ilgili ders notlarında etraflıca bahsedilmiştir. Burada sadece bir misal olarak ailelerin çocuk sayısına değinelim. Çocuk sayısı oransal ölçekli bir değişkendir. Ancak çocuk sayısı mutlaka tamsayı olacağı için kesikli bir değişkendir. Buna karşılık beyaz farelerin doğum ağırlığı sürekli bir değişkendir, sürekli değişkenler, gerçek sayılar doğrusunda belirli bir aralıkta o aralık ne kadar küçük olursa olsun, sayılamayacak kadar çok değerden birini alabilir. Kesikli değişkenin alabileceği değerlerin sayısı böyle sayılamayacak kadar çok değildir.

          Ele aldığımız konulardan birisi de kaynak taramaydı. Kaynak tarama, bilimsel makale ve kitaplardan araştırma konusu ile ilgili bilgilerin elde edilmesi ve saklanması işlemlerini kapsar. Taranan kaynaklara topluca doküman denir. Buna göre, doküman, araştırma konusu ile ilgili istatistikler, kitaplar, araştırma ve derleme makaleleridir. Kaynak taramaya, konuyu belirledikten hemen sonra, daha araştırma planlanırken, aslında konuyu belirlerken) başlanmalıdır. Yararlanılan kaynaklar araştırma yazılı hale getirilirken, metin içerisinde ilgili yerde gösterilmelidir. İkiden daha fazla yazarlı kaynaklar metin içinde gösterilirken, alıntı yapılan ifadenin sonunda parantez içinde sadece ilk yazarın soy ismi ve arkadaşları anlamında ark. yazılır, yanına da yayının yılı verilir. Meselâ:

          Türkistan, Asya’nın ortasında genellikle Türkçe konuşan toplulukların yaşadığı 6 milyon km kare büyüklüğünde bir coğrafyadır (Kavuncu ve ark. 1991).

          Tek yazarlı kaynaklar benzer şekilde parantez içinde yazarın soyadı ve yayın yılı ile verilir. İki yazarlı kaynaklarda da yazarların soy adı ve yayın yılı yine parantez içinde gösterilir.

 

 

          Araştırma sonucunda elde edilen veriler değerlendirilirken en çok yararlanılan yöntemler arasında istatistik yöntemler birinci sıradadır. Elde edilen veriler hangi özelliklere aitse o özelliklerin ortalama ve standart hatası birlikte tablo halinde verilmelidir. Verilerde hesaplanan istatistik sadece ortalama olmayabilir. İki özellik arasındaki korelasyon katsayısı, verilerde belirli bir durumu gösterenlerin oranı vb olabilir. Her istatistiğin standart hatası vardır. Standart hata, ait olduğu istatistiğin parametreyi tahmindeki isabet derecesini gösterir. Araştırmaların temel hedefi genellenebilen bilgiler elde etmektir. İstatistik yöntemler bize bu bakımdan yarar sağlar. Hesaplanan istatistiklerin populasyon değerlerini, yani parametreleri açıklamadaki belirsizlikleri, hata ihtimalleriyle açıklayabiliriz. Araştırma sonunda elde edilen bilgilerin ne kadar genellenebileceği bu bilgilerin benzer araştırmaların yüzde ne kadarından elde edileceği anlamına gelir. İstatistik yöntemleri de bize bu yüzdeyi verebilmektedir.

          Verileri analiz ederken istatistik yöntemlerin hangilerini kullanacağımız bir ihtisas işidir. Onun için araştırmanın hemen her safhasında bir istatistikçiyle işbirliği yapmak, ona danışmak gerekir. Hatta en iyisi araştırma grubuna bir istatistikçiyi dahil etmektir. Meselâ bir sınıfta sigara içenlerin oranının cinsiyetten bağımsız olduğu hipotezini test (kontrol) ederken kullanılacak istatistik dağılımı khi kare dağılımıdır. Buna karşılık aynı sınıfta aynı öğrencilerin“başarı notları ortalaması bakımından cinsiyetler arasında fark yoktur” şeklinde bir hipotezi kontrol ederken t dağılımı kullanmak gerekir. Bu iki dağılım da serbestlik derecesine bağlı dağılımlardır.Khi-kare dağılımı ortalaması serbestlik derecesine, vayansı bunun iki katında eşit bir dağılımdır. t-dağılımı da ortalaması sıfır, varyansı serbestlik derecesi büyüdükçe küçülen bir dağılımdır. t-dağılımının serbestlik derecesi sonsuz olduğu zaman varyansı 1 olur, yani standart normal dağılıma yönelir.

          Nihayet en son işlediğimiz konu araştırmanın yazılmasıydı. Bilimsel bir araştırma metin haline getirilirken araştırmanın hedefine göre tez, rapor veya araştırma makalesi olabilir. Bilimsel bir araştırma bir haber metni, bir köşe yazısı veya bir mülakat gibi yazılı hale getirilmez, ama rapor olarak yazılabilir. Araştırma sonuçları bir kuruma sunulacaksa rapor olarak yazılı hale getirilir. Araştırma bir tez olarak yazılacaksa ana bölümleri Giriş, Literatür Özeti (araştırma makalelerinde olmayabilir), Materyal ve Metot, Araştırma Sonuçları ve Tartışma (İngilizcede buna IMRAD denilmektedir) şeklinde düzenlenebilir. Tezlerin nasıl yazılacağı ilgili enstitülerin tez yazım kurallarında ayrıntılı bir biçimde açıklanmıştır. Araştırıcı tezini yazarken mutlaka bu kaynaklara bakmalıdır. Tez bir derleme çalışması ise o zaman materyal ve metot bölümü olmayabilir.Tez yazılırken bölümlerin numaralanmasında ondalıklı sistem her geçen gün daha fazla kullanılmaktadır.